Bloğuma hoşgeldin adını bilmediğim okuyucu

Yazmak oldum olası bana "çekici" gelmiştir. İnsan ardında bir şeyler bırakmak için mi yoksa yaşadıklarını unutur korkusuyla mı yazma ihtiyacı duyar bilinmez ama mağaradaki kayalardan günümüzdeki bilgisayar ekranına yazmaya kadar ilerletmiş bu işi. Bu süregelen yazma ihtiyacı bende de aynen devam ediyor. Haliyle bende kağıt kalem kullanımından dünyanın vazgeçilmezi olan blog yazılarına ilerlettim bu işi..

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Yazmak ve ben...

Bu sabah bloğumun karşılama mesajını değiştirirken fark ettim ki yazı yazmak kültürel değişimi sadece toplumsal anlamda göstermiyor, bireysel olarakta bu gelişimi görmek mümkün. Kendimi düşündüm.

Anneme yazılan ilk şiirlerim, ergenlikte sevgiliye yazılmaya başlamış. Elbette 92-95 senelerinde Bosna Savaşı girmiş dizelerime sonraları aşkla birlikte ölüm de anlatılmış yazdıklarımda. Şiir ve kısa yazılarım üniversite yıllarına kadar ulaşmış ardından mesleki bilgi, ilgi alanları ve sorgulamalar ile harmanlanan yazılar gelmiş. Bir dönem kesintiye uğramış yazılarım. Bazen öyle bir şey yitirirsiniz ki, kendinizi bulmanız zaman alır. İşte böyle çalkantılı bir dönemde kendi sesimi de yitirmişim.

Bunları nasıl mı hatırlıyorum? Sıkı bir arşivciyimdir. Bilgisayarımdaki verileri bir kez kaybetmiş olmama rağmen elimde hala geçmişimden kalan yazılar var:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder