Bloğuma hoşgeldin adını bilmediğim okuyucu

Yazmak oldum olası bana "çekici" gelmiştir. İnsan ardında bir şeyler bırakmak için mi yoksa yaşadıklarını unutur korkusuyla mı yazma ihtiyacı duyar bilinmez ama mağaradaki kayalardan günümüzdeki bilgisayar ekranına yazmaya kadar ilerletmiş bu işi. Bu süregelen yazma ihtiyacı bende de aynen devam ediyor. Haliyle bende kağıt kalem kullanımından dünyanın vazgeçilmezi olan blog yazılarına ilerlettim bu işi..
lomografi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
lomografi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Eylül 2011 Salı

Yeni makinem; Holga 120 GN...


Doğum günlerinin en keyifli kısmı -pasta Morkirpi'den değilse- kesinlikle hediye almak!:) Kalabalık bir aile olmak burada işleri biraz daha güzelleştiriyor:)...

İşte onca hediyeye boğulmak yeni yaşımda yine çok keyifliydi. Ama içlerinde bir hediye var ki kullanmak için sabırsızlıkla bekliyorum; Holga 120 GN. Lomografiye merakımı bilirsiniz işte bu makine, bu merakımı biraz daha arttırıyor. Bu güzel hediye için sevgili eşime bir kere daha teşekkür ediyorum...

12 Ekim 2010 Salı

Lomo ile yeni denemeler..

Büyük bir heyecanla yeni filmi banyoya verdim ve sonuçları merakla bekledim. Bu kez Kodak 400 T-MAX kullandım. Bu arada fotoğraflarda hiçbir düzenleme yapmadan olduğu gibi yayınlıyorum. Peki sonuç nasıl mı? İşte yeni çalışmalardan örnekler...



Vizörü olmayan bir makinada kadraja elinizdeki bağcığın girdiğini görmeniz elbette mümkün olmuyor. Sadece lomo makinam değil bende kadraja bir şey katayım dedim:)



Farkettim ki bu dikey kadrajda ilk ve tek çalışmam. Sanırım dijitalde fotoğraf çekerken genellikle yatay kadrajı tercih etmem bir el alışkanlığı oluşturmuş bende.















Görüldüğü gibi ışığın daha çok olduğu karelerde görüntü daha iyi sonuçlar veriyor. Çıkan fotoğraflara bakınca bir sonraki deneme için yalnızca yakın kadraj çalışması yapmalıyım diye düşünüyorum. Aslında dikey kadrajda sadece bir çalışmam var ama bence hem dikey hem yakın kadraj denemeleri yapmalıyım. Lomo kesinlikle farklı bir alan. Dijital makinalarda ve photoshop da elde edilmeye çalışılan "en" fotoğraf karelerinden oldukça uzak. Sanırım beni lomo bu yüzden daha çok cezbediyor..

Şimdi yeni kareler çekmeye..

3 Haziran 2010 Perşembe

Lomografi'den kareler..

Sonunda beklediğim filmleri aldım. Lomografi'den daha önce de bahsetmiştim. Makinamın fotoğrafını da bloguma eklemiştim.

Oldukça keyifli bir çekim ve meraklı bir bekleyişti bu görüntüleri elime alana kadar geçen süre. Bu yüzden kesinlikle deneyin diyorum. Eğer lomografi ile ilgileniyorsanız, ortada bir gerçek var ki bilinmeze doğru bastığınız deklanşör size süpriz kareler hazırlıyor. Kullandığınız bayat filmler de bu süprizi biraz daha heyecanlı hale getiriyor. Ben başlangıç için bir adım daha ileri giderek bayat film kullandım. Filmin banyosunun da çok önemli olduğunu söylemeliyim. Filmler cross process (çapraz banyo) yapılıyor. Yani pozitif filmler, negatif banyoda yıkanıyor. - Not: Bir çok yer sadece negatif film yıkadığı için sizin slide filmizini yıkamak istemeyebilir. Çünkü film yıkanırken kimyasal maddenin içine bazı kimyasallar karıştırılır bu da banyonun kalitesini bozar.-

Ancak benim karelerimden bazıları çok karanlık olduğundan maalesef istediğim gibi görüntü ortaya çıkmamış. Işığın farklılık gösterdiği alanlarda daha etkili fotoğraflar var bence.

Fotoğraflardan önce sizlerle 10 altın lomografi kuralını paylaşacağım;

1. Kameranızı gittiğiniz her yere götürün.
Nerede ne ile karşılacağınızı asla bilemezsiniz.

2. Kameranızı günün her saati kullanın, gündüz ve gece.
Çünkü her anın ayrı bir hissi var.

3. Kameranız hayatınızın akışını engellememeli; onun bir parçası olmalı.
Tıpkı yemek, içmek, konuşmak, yürümek, düşünmek gibi...

4. Kameranızı farklı açılarda tutun.
Deklanşöre basarken, ne çektiğinizi görmek zorunda değilsiniz.

5. Kameranız elinizdeyken, yakınlaşmaktan korkmayın.
İçinizde fotoğraf çekme arzusu oluşturan nesne ya da kişiyi mümkün olduğunca
yakın markaja alın.

6. Düşünmeyin! Kameranızı alın, dışarı çıkın ve önünüze geleni çekin.

7. Hızlı olun! Saniyenin onda biri bile önemli. Ayarlarla vakit kaybetmeyin.

8. Film üzerine ne kaydettiğinizi önceden bilmek zorunda değilsiniz.
Rastlantılara izin verin. Hayatın keyfini çıkartmaya bakın.

9. Sonradan da...
“Aaa! O ne? Bunu ne zaman çekmişim? Nerde çekmişim?” Beyninizi bu tür sorularla
meşgul etmeyin.

10.Kuralları kafanıza takmayın. 10 Altın Kural’ı unutun.
Canınız ne istiyorsa, onu yapın:))

ve hiç bir zaman unutmayın çekeceğiniz anı siz belirleseniz de fotoğrafı makinenin kendisi çekiyor:)

İşte benim makinamdan dünyaya bakış;



Bu fotoğrafta çok net bir şekilde belli olan saniyeler içindeki ışığın değişimi fotoğrafı elime aldığım ilk andan beri zihnimi kurcalıyor. Görsel algımızda farkına varamadığımız bu değişim gördüklerimizin gerçekliğini de tartışır hale getiriyor benim için.









Lomo, fotoğrafın kurallarını yıkmakla kalmıyor, sizin özgür yanınızı ortaya çıkarıyor. Paylaştığım fotoğraflar benim ilk denemelerim. Elbette yeni filmler aldım ve lomo ile özgürleşmeye devam edeceğim. Yeni fotoğraflarımı bekleyin..

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Lomo ile fotoğraf..

Yakında Lomo makinam ile çektiğim fotoğrafları sizlerle paylaşacağım..

2 Mayıs 2010 Pazar

Lomografi ve Ben

Uzun zamandır Serdar'la birlikte fotoğraf çekememekten yakınıp duruyorduk. Sonunda bu gün fotoğraf makinelerimizi alıp İstanbul'da başladık gezmeye..


Ama bu gün biraz daha heyecanlıydım. İki makinamı da yanıma aldım. Biri zaten sürekli olarak kullandığım makina diğeri ise daha önce duydunuz mu ya da kullandınız mı bilmiyorum? Kullanmadıysanız kesinlikle deneyin. Lomo makinam. Ve işte benim lomo makinam...




Bu günlerde, eskiden Rus ajanlarının kullandığı lomo makinaların çok ucuz Çin malı üretimlerine sahip olmak oldukça kolay. Lomo makinalar fotoğraf çekmeyi başından itibaren keyifli ve gizemli hale getiriyor. Neden mi gizemli?:) Yukarıdaki makina benim kullandığım makina. Fotoğrafta da görüldüğü gibi çektiğiniz kareyi vizörden şimdilerde kullandığımız makinalardaki gibi görme ihtimaliniz yok. Bunun yanında 4 lense sahip ve filmli bir makina. Eminönü, Sirkeci, Taksim derken makinamı kullanarak çektiğim kareler henüz banyosu yapılmadığı için benim için halen bir süpriz niteliğinde. Bu yeni denemelerim ve fotoğraf çekmek bu günü tam bir doyumla bitirmemi sağladı. Keyifli ve eğlenceli bir günün ardından yürümekten yorgun düşen bacaklarım ise ancak eve dönüp uzandığım zaman dinlenebildi.

Banyosundan sonra sizlerle paylaşacağım bu fotoğrafları..