Bloğuma hoşgeldin adını bilmediğim okuyucu

Yazmak oldum olası bana "çekici" gelmiştir. İnsan ardında bir şeyler bırakmak için mi yoksa yaşadıklarını unutur korkusuyla mı yazma ihtiyacı duyar bilinmez ama mağaradaki kayalardan günümüzdeki bilgisayar ekranına yazmaya kadar ilerletmiş bu işi. Bu süregelen yazma ihtiyacı bende de aynen devam ediyor. Haliyle bende kağıt kalem kullanımından dünyanın vazgeçilmezi olan blog yazılarına ilerlettim bu işi..
doğum günüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doğum günüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Eylül 2011 Salı

Yeni makinem; Holga 120 GN...


Doğum günlerinin en keyifli kısmı -pasta Morkirpi'den değilse- kesinlikle hediye almak!:) Kalabalık bir aile olmak burada işleri biraz daha güzelleştiriyor:)...

İşte onca hediyeye boğulmak yeni yaşımda yine çok keyifliydi. Ama içlerinde bir hediye var ki kullanmak için sabırsızlıkla bekliyorum; Holga 120 GN. Lomografiye merakımı bilirsiniz işte bu makine, bu merakımı biraz daha arttırıyor. Bu güzel hediye için sevgili eşime bir kere daha teşekkür ediyorum...

16 Eylül 2011 Cuma

Ne Güzel Bir Günde Doğmuşum:)

OTUZBEŞ YAŞ ŞİİRİ

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

Cahit Sıtkı TARANCI....


Çok severim bu şiiri ama ben öyle yolun yarısında gibi hissetmiyorum kendimi. Evet yaş dolu dolu 35 oldu beyaz saçlar, aynada hafif kırışık göz kenarları var ama yakında oğlum dünyaya gelecek ve ben ilk kez anne olacağım. İnsan istesede artık yolun yarısı diyemiyor yaşına, daha bir yaşama isteği veriyor anne baba olmak bence. Yeni bir doğum, yeni bir başlangıç demek. Ve 35 yılı geride bıraktım yaş oldu 36. Gökyüzünün rengini, ateşi, suyu, ölümü, kederi, sevinci öğrendim şimdi onlarla yaşama vakti...

Kendime; tüm sevdiklerimle birlikte uzun, sağlıklı, mutlu bir ömür diliyorum. Bu yaşımda oğlumu kucağıma alacak olmanın keyfiyle, tüm güzel dileklerimin gerçekleştiği bir yaş diliyorum. Beni dünyaya getiren ve bu güzellikleri yaşamama sebep olan anne babama da teşekkür ediyorum...