Bloğuma hoşgeldin adını bilmediğim okuyucu

Yazmak oldum olası bana "çekici" gelmiştir. İnsan ardında bir şeyler bırakmak için mi yoksa yaşadıklarını unutur korkusuyla mı yazma ihtiyacı duyar bilinmez ama mağaradaki kayalardan günümüzdeki bilgisayar ekranına yazmaya kadar ilerletmiş bu işi. Bu süregelen yazma ihtiyacı bende de aynen devam ediyor. Haliyle bende kağıt kalem kullanımından dünyanın vazgeçilmezi olan blog yazılarına ilerlettim bu işi..

2 Mayıs 2010 Pazar

Lomografi ve Ben

Uzun zamandır Serdar'la birlikte fotoğraf çekememekten yakınıp duruyorduk. Sonunda bu gün fotoğraf makinelerimizi alıp İstanbul'da başladık gezmeye..


Ama bu gün biraz daha heyecanlıydım. İki makinamı da yanıma aldım. Biri zaten sürekli olarak kullandığım makina diğeri ise daha önce duydunuz mu ya da kullandınız mı bilmiyorum? Kullanmadıysanız kesinlikle deneyin. Lomo makinam. Ve işte benim lomo makinam...




Bu günlerde, eskiden Rus ajanlarının kullandığı lomo makinaların çok ucuz Çin malı üretimlerine sahip olmak oldukça kolay. Lomo makinalar fotoğraf çekmeyi başından itibaren keyifli ve gizemli hale getiriyor. Neden mi gizemli?:) Yukarıdaki makina benim kullandığım makina. Fotoğrafta da görüldüğü gibi çektiğiniz kareyi vizörden şimdilerde kullandığımız makinalardaki gibi görme ihtimaliniz yok. Bunun yanında 4 lense sahip ve filmli bir makina. Eminönü, Sirkeci, Taksim derken makinamı kullanarak çektiğim kareler henüz banyosu yapılmadığı için benim için halen bir süpriz niteliğinde. Bu yeni denemelerim ve fotoğraf çekmek bu günü tam bir doyumla bitirmemi sağladı. Keyifli ve eğlenceli bir günün ardından yürümekten yorgun düşen bacaklarım ise ancak eve dönüp uzandığım zaman dinlenebildi.

Banyosundan sonra sizlerle paylaşacağım bu fotoğrafları..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder