Bloğuma hoşgeldin adını bilmediğim okuyucu

Yazmak oldum olası bana "çekici" gelmiştir. İnsan ardında bir şeyler bırakmak için mi yoksa yaşadıklarını unutur korkusuyla mı yazma ihtiyacı duyar bilinmez ama mağaradaki kayalardan günümüzdeki bilgisayar ekranına yazmaya kadar ilerletmiş bu işi. Bu süregelen yazma ihtiyacı bende de aynen devam ediyor. Haliyle bende kağıt kalem kullanımından dünyanın vazgeçilmezi olan blog yazılarına ilerlettim bu işi..

12 Ekim 2010 Salı

Lomo ile yeni denemeler..

Büyük bir heyecanla yeni filmi banyoya verdim ve sonuçları merakla bekledim. Bu kez Kodak 400 T-MAX kullandım. Bu arada fotoğraflarda hiçbir düzenleme yapmadan olduğu gibi yayınlıyorum. Peki sonuç nasıl mı? İşte yeni çalışmalardan örnekler...



Vizörü olmayan bir makinada kadraja elinizdeki bağcığın girdiğini görmeniz elbette mümkün olmuyor. Sadece lomo makinam değil bende kadraja bir şey katayım dedim:)



Farkettim ki bu dikey kadrajda ilk ve tek çalışmam. Sanırım dijitalde fotoğraf çekerken genellikle yatay kadrajı tercih etmem bir el alışkanlığı oluşturmuş bende.















Görüldüğü gibi ışığın daha çok olduğu karelerde görüntü daha iyi sonuçlar veriyor. Çıkan fotoğraflara bakınca bir sonraki deneme için yalnızca yakın kadraj çalışması yapmalıyım diye düşünüyorum. Aslında dikey kadrajda sadece bir çalışmam var ama bence hem dikey hem yakın kadraj denemeleri yapmalıyım. Lomo kesinlikle farklı bir alan. Dijital makinalarda ve photoshop da elde edilmeye çalışılan "en" fotoğraf karelerinden oldukça uzak. Sanırım beni lomo bu yüzden daha çok cezbediyor..

Şimdi yeni kareler çekmeye..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder