Bloğuma hoşgeldin adını bilmediğim okuyucu

Yazmak oldum olası bana "çekici" gelmiştir. İnsan ardında bir şeyler bırakmak için mi yoksa yaşadıklarını unutur korkusuyla mı yazma ihtiyacı duyar bilinmez ama mağaradaki kayalardan günümüzdeki bilgisayar ekranına yazmaya kadar ilerletmiş bu işi. Bu süregelen yazma ihtiyacı bende de aynen devam ediyor. Haliyle bende kağıt kalem kullanımından dünyanın vazgeçilmezi olan blog yazılarına ilerlettim bu işi..

18 Mart 2010 Perşembe

İyi ki Doğdun EMİR

Güzel bir doğum günü kutlaması ardından yeniden buradayım.

Öncelikle 4 yaş grubu çocuklarla spontane fotoğraf çalışmasının zorluğunu belirterek başlayacağım yazıma. Yaşları gereği oldukça hareketli bir gruptu bu günkü grup. Ve elbetteki sesli:)

Çocuk fotoğrafları çekmeme rağmen bir çocuğu grup içinde fotoğraflamak farklı bir deneyimdi benim için. Aynı zamanda fotoğraf çalışmalarım içinde oldukça güzel bir deneyim oldu. Her ne kadar doğum gününün o güzel havasını yansıtacağım ve Emir'i çekeceğim kareler zihnimde hazırlıklı gitsemde yaşayarak deneyimlemek çok harikaydı. Peki neydi beni günün sonunda iyi hissettiren kazanımlar?

Öncelikle sokakta çekilen çocuk fotoğraflarından farklı olacaktı. Mekan hem alan bakımından hem ışık bakımından sokak fotoğraflarından farklı bir çalışma gerektiriyordu. Aydınlatma pencerelerden gelen ışığın yanısıra beyaz ışıkla yapılıyordu. Sıklıkla flaş kullanımı gerektirdi. (Flaş kullanmak yerine ıso değerleri, +/- pozlama gibi alternatifleri her zaman tercih eden biri olarak sadece flaş kullanmadığımı belirtmek isterim tabi). İç mekan çekimlerinde objektifinizin de size ışık konusunda yardımcı olması gerekiyor. Bu nedenle diyafram değeri en açık objektifinizi yanınıza almayı unutmayın.

Işığın yanısıra bir diğer etken mekanın dar olmasıydı. çocukların hareketliliği ile birleştiğinde zorlayıcı bir etken olabilir sizin için. Ama çareler bitmez; yere yatın, masaların üzerine çıkın. Mutlaka sizi mutlu edecek karelerin sahibi olursunuz. Burada önemli bir nokta var aslında. Fotoğraf hizmeti verenler, hizmeti alanın memnuniyetinden endişe eder. Bu bir gerçek ama aynı zamanda fotoğraf çekerken bir endişemiz daha olmalı. O da çıkan üründen, fotoğraf karelerinden bizim ne kadar memnun olduğumuzdur. Bu iki endişe bizi daha verimli kılar.

Peki bütün bunlardan sonra günün fotoğrafları mı nerede? Biraz sabredin lütfen çok yakında sizlerle:)

Ve geldik pastanın lezzetine! Çikolatayı çok sevmeme rağmen aslında çikolatalı pastayı pek sevmem. Ancak her iki pastada kesinlikle çok lezzetliydi. Tarifini veremem elbette ama:) pastanızı yaptırmadan önce mutlaka morkirpimutfak.blogspot.com'u ziyaret edin derim. Doğum günü hem ağızlarda bıraktığı lezzet hem de anılarda bırakacağı güzel sohbetlerle sonlandı. Nice yıllara Emir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder