Bloğuma hoşgeldin adını bilmediğim okuyucu

Yazmak oldum olası bana "çekici" gelmiştir. İnsan ardında bir şeyler bırakmak için mi yoksa yaşadıklarını unutur korkusuyla mı yazma ihtiyacı duyar bilinmez ama mağaradaki kayalardan günümüzdeki bilgisayar ekranına yazmaya kadar ilerletmiş bu işi. Bu süregelen yazma ihtiyacı bende de aynen devam ediyor. Haliyle bende kağıt kalem kullanımından dünyanın vazgeçilmezi olan blog yazılarına ilerlettim bu işi..

20 Ağustos 2010 Cuma

Fotoğraf hakkında düşünmeler..

Mehmet Turgut bu fotoğrafı çekemez Milliyet.com.tr'nin düzenlediği 'En güzel aktris' anketini kazanan Türkan Şoray'ın kendi albümünden seçip Cadde ekine gönderdiği bu fotoğrafı görünce Sultan'a tekrar aşık oldum... Arşivlerde yer almayan bu fotoğrafın çekim gücüne kapılmamak mümkün değil. Evet, fotoğrafı güzel yapan Sultan'ın kendisi ama insan yine de "Şimdi neden böyle etkileyici fotoğraflar çekilmiyor?" diye kendine soramadan edemiyor.

ESKİ DAHA İYİ...
Her şey siyah-beyaz çekimin büyüsünde mi gizli acaba? Şimdilerde neredeyse hücrelerinize kadar detaylı çekim yapacak fotoğraf makineleri, tüm kusurları silen, insanları baştan yaratan Photoshop uygulamaları var ama çekilen fotoğraflar eskilere göre etkileyici değil. James Dean, Brigitte Bardot, Steve McQueen gibi yabancı örneklerde de aynı etki söz konusu. Sanki o fotoğraflara Tanrı'nın eli değmiş gibi, hepsi birer başyapıt. Tıpkı şimdiki hormonlu sebze ve meyvelerde olduğu gibi teknoloji girdiği yerin tadını, güzelliğini bozuyor. Vallahi ben kendi adıma hiç günümüzdeki dergi pozlarına bakarken dalıp gittiğimi hatırlamıyorum. Ne kadar marjinal çekimler olsalar da hepsi yapay ve birbirinin kopyası. Örneğin bu aralar Mehmet Turgut fotoğrafları çok moda ama beni hiç etkilemiyorlar. Bence Turgut'a poz verenler teknolojinin, ağır makyajın ve marjinal mizansenlerin mezesi oluyorlar. İlk bakışta ilgi çekmenin dışında, o fotoğrafların hiçbiri sanatçıların çekim gücünü öne çıkarmıyor, onları Sultan'ın bu fotoğrafında olduğu gibi ölümsüz yapmıyor. Eğer yeni nesil fotoğrafçılar fark yaratmak istiyorlarsa, eski doğallığın peşine düşmeliler.

MEVLÜT TEZEL - 20.08.2010 gazete köşesindeki yazıdan alıntıdır..

Bu sabah yukarıdaki yazıyı okurken bir kişiyle daha aynı fikirde olmaktan dolayı keyif duydum. Fotoğraf üstelik günümüzde fotoğraf dijital çılgınlıkla aldı başını gidiyor gerçekten. Her ne kadar dirensekte bu zamanda fotoğrafların alıcılığı bu. Ne güzelde yazmış Mevlüt Tezel, fark yaratmak isteniyorsa eski doğallığın peşine düşülmeli. Fotoğrafla ilgilenen herkes bilir ki fotoğraf aslında sadeleştirme uğraşıdır. Ve Türkan Şoray ne kadar da doğal ve etkileyici. Elbetteki karanlık oda bize fotoğrafı işleme imkanı veriyor ama asıl mesele şu; fotoğraflanan insanları kimliklerinin dışında bambaşka biri olarak görmemiz. Bu fotoğraflar çekilmez mi elbette çekilebilir ama kalıcılığı ve duygusu işte Türkan Şoray'ın fotoğrafı gibi olmaz.

Buna bezner bir duyguyu son zamanların filmlerinde de hissederim ben. Artık dijital teknoloji ile herşeyi yapmak mümkün. Ama dönüp geriye baktığımızda, eski filmlerdeki emekten bahsetmemiz mümkün değil. Bu yüzden Jackie Chan filmlerini daha büyük keyifle izliyorum:))

Ama şöyle bir gerçekte var ki; herkes kendini istediği gibi ifade etme özgürlüğüne sahiptir. İster Mevlüt Tezel'in tanımıyla "marjinal" ister "doğal"...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder