Bloğuma hoşgeldin adını bilmediğim okuyucu

Yazmak oldum olası bana "çekici" gelmiştir. İnsan ardında bir şeyler bırakmak için mi yoksa yaşadıklarını unutur korkusuyla mı yazma ihtiyacı duyar bilinmez ama mağaradaki kayalardan günümüzdeki bilgisayar ekranına yazmaya kadar ilerletmiş bu işi. Bu süregelen yazma ihtiyacı bende de aynen devam ediyor. Haliyle bende kağıt kalem kullanımından dünyanın vazgeçilmezi olan blog yazılarına ilerlettim bu işi..

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Gezginin Notları; Yine.. Yeniden... Bozcaada..

Bu sene tatil için uzun zamandır gitmediğimiz ve özlediğimiz Kaş'ı düşünürken sıcaklar ve hamilelik nedeniyle daha serin bir yer tercih etmek durumunda kaldık. Neresi mi? Tabi ki Bozcaada:) Bu sene bir hafta kaldığımız için daha iyi tanıma fırsatımız oldu adayı. Kale'yi ve merkezdeki yerleri gezdik. Elbette duramayıp yine şarap aldık.

Bu kez adayı da biraz tanıtmak istiyorum. Ada'nın ilk ismi Lefkofris. Bu adın nereden geldiği bilinmiyor. İkinci isi ise Tenedos. Mitolojiye olan ilgim nedeniyle adanın isimlerinden biri olan TENEDOS adı üzerinde biraz daha duracağım:)

Mit şöyle; "Tanrı Poseidon’un oğullarından Kyknos’u annesi doğurduktan sonra deniz kıyısına bırakmış, çocuğu da bir kuğu büyütmüştür. Büyüyen Kyknos, Bozcaada'nın karşısındaki Klonai şehrinin kıralı olmuştur. Trak kökenli olduğu da söylenen Kyknos, Troia’nın ilk krallarından Laomedon’un kızı ile evlenmiş ve bu evlilikten Tenes isimli bir oğul ve bir kızı olmuştur. Karısı ölen Kyknos, bir başkası ile evlenmiş ve bu kadın Tenes’in kendisinde gözü olduğunu Kral Kyknos’a söyleyerek Tenes’e iftira atmıştır. Denizin dalgaları Tenes’i, o zaman Leukophrys denilen Bozcaada'ya getirmiş . Bir süre sonra oğlunun suçsuzluğunu öğrenen Kral, oğlundan af dilemek için adaya gelmiş, ancak Tenes gemiyi kıyıya bağlayan halatları keserek babasıyla olan bağlarını koparmıştır. Troia seferi sırasında buraya Akhalar gelmişse de Tenes onları taşlayarak karşılamış, bunun üzerine de Akhilleus tarafından mızrakla öldürülmüştür."...

Şarap Bozcaada için bir yaşam biçimi gibi. Bozcaada'nın üzümleri Karalahna, Kuntra, Vasilaki ve Çavuş. Çavuş genellikle şarap için kullanılmazmış. Ama bu sofralık üzümün tadı için Evliya Çelebi'nin "Buradaki çavuş üzümü dünyanın hiçbir yerinde yetişmez" dediğini hatırlatayım.Bu üzümlerin şaraplarının tadına mutlaka bakın. Bu arada daha çok Talay ve Corvus baskın gibi görünsede Çamlıbağ ve Ataol'u da görmenizde fayda var. Şarap likörünün enfes tadından daha önce bahsetmiştim. Çamlıbağ'ın likörü bence diğerlerine göre daha iyiydi. Elbette siz hepsini denemeden seçiminizi yapmayın.

Bozcada'da kalmak istediğiniz yerler ve restaurantlar fiyat bakmından oldukça farklı olabiliyor. Bu nedenle bir kaç yer gezin derim. Benim de bir kaç önerim olacak tabi. Ada'nın en güzel özelliklerinden biri kahvaltı. Genellikle kendi üretimleri olan reçelleri, zeytinyağları, zeytinleri ile lezzetli bir kahvaltı yapıyorsunuz. Kahvaltı konusunda önerebileceğim yer Gülüm Kebap. Aslında ızgaraları ve satır köftesi debir o kadar lezzetli. Ustanın elinin lezzeti var anlayacapınız. Sizde benim gibi Ada'ya gelip balık yemeden gidilmez diyenlerdenseniz önerim Vasilaki Restaurant olur. Balık, karides, kalamar, börülce-patlıcan söğüş-yoğurtlu kızartma gibi soğuk mezeler gerçekten lezzetli. Önerdiğim bu iki mekanda da ikram ve hizmet gerçekten memnun edici.

Çınaraltında damla sakızlı türk kahvenizi yudumlamak, arzu edenler için yanında likörde ikram ediyorlar, gerçekten tam bir keyif.

Yaz sıcağında dondurma sevenler için Mado dışında bir önerim daha olacak. Çanakkale Dondurmacısı. Kesinlikle deneyin derim. Ben denemekten biraz öteye gitmiş olabilirim tabi:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder