Bloğuma hoşgeldin adını bilmediğim okuyucu

Yazmak oldum olası bana "çekici" gelmiştir. İnsan ardında bir şeyler bırakmak için mi yoksa yaşadıklarını unutur korkusuyla mı yazma ihtiyacı duyar bilinmez ama mağaradaki kayalardan günümüzdeki bilgisayar ekranına yazmaya kadar ilerletmiş bu işi. Bu süregelen yazma ihtiyacı bende de aynen devam ediyor. Haliyle bende kağıt kalem kullanımından dünyanın vazgeçilmezi olan blog yazılarına ilerlettim bu işi..

13 Eylül 2011 Salı

Tuna'nın doğumuna az kaldı...

Biraz fazla ara veriyorum yazılarıma ama öyle tatlı ve keyifli bir telaş içindeyim ki, oğlumu kucağıma almama yaklaşık bir ay kadar bir zaman kaldı. Onun gelişine hazırlık yapmak için kolları sıvadım:) Ben öyle tüm hamileliği boyunca hazırlıkları tamamlayan bir anne adayı olmadım. Bu iyi mi kötü mü derseniz cevabını bu her anneye göre değişir diye verebilirim...

Anne olmak! Artık düşündükçe içimi saran heyecan beni aşıyor. Onun ilk haberini almak, benim için zor geçen mide bulantıları, onu içimde hissetmeye başlamanın tarifsiz güzelliği, yüzüstü uyumayı seven biri olarak artık yan yatmaya alışmaya çalışmak, gün geçtikçe ağırlaşmak ki bu benim için 9. ayın içinde olmak, henüz karşılaşmadığımız için yüzünü ellerini hayal etmek, ona zarar gelmemesi ve iyi beslenmesi için onu düşünmek, geleceğini şimdiden düşünmek, 7-4 ya da 8-4,5 tansiyona bedenimin nasıl alıştığına şaşırmak, bu gün neden daha az hareket ediyor diye endişelenmek ve onu hiç bir karşılığı olmadan çok ama çok sevmek benim için anne olmak. Biliyorum o büyümeye başladığında başka şeyler de eklenecek bu listeye:) Bu güzel duyguyu yaşayabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum.

Fotoğraflar mı nerede? Onlar hazırlanıyor:)) Bu arada web sitemi de hazırlıyorum. Artık zamanı gelmiş geçiyordu bile. Doğum sonrası fotoğraflara devam. Özledim işimi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder