Bloğuma hoşgeldin adını bilmediğim okuyucu

Yazmak oldum olası bana "çekici" gelmiştir. İnsan ardında bir şeyler bırakmak için mi yoksa yaşadıklarını unutur korkusuyla mı yazma ihtiyacı duyar bilinmez ama mağaradaki kayalardan günümüzdeki bilgisayar ekranına yazmaya kadar ilerletmiş bu işi. Bu süregelen yazma ihtiyacı bende de aynen devam ediyor. Haliyle bende kağıt kalem kullanımından dünyanın vazgeçilmezi olan blog yazılarına ilerlettim bu işi..

24 Ocak 2011 Pazartesi

08:00 Konya Treni Kalkıyorrrr...

23 Ocak Pazartesi akşam 08:00 treni ile başladı Konya yolculuğumuz. Nereye gitsek diye düşünürken seçeneklerimiz arasında Konya benim diğer şehirlere göre için daha ilgi çekiciydi. Sebebi ise yıllar önce okuduğum Giséle'in kaleme aldığı Mahperi Hatun kitabında adı geçen Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı Alaaddin Keykubad'ın hayatı idi. Kitabın her sayfasını keyifle okumuştum ve şimdi bahsedilen yerleri görmeye gidecektim. İşte yolculuk bu yüzden daha da anlamlıydı benim için.

Yaklaşık 14 saat süren rahat ve keyifli bir tren yolculuğundan sonra Konya-Meram tren istasyonuna vardık. Vardığımız gibi ilk işimiz bir otel ayarlayıp eşyalarımızı bırakmak ve Konya'yı gezmeye başlamak oldu. Aslında üç gün boyunca hiç durmadan gezdik:) Öncelikle şehrin içini gezmekle başladık. Konya'ya gidince ilk akla gelen yer elbetteki Mevlana Müzesi idi. Müzeyi gezdikten sonra Alaaddin Tepesi'ne kadar olan yol boyunca Şerafettin Camii ve Türbesi, İplikçi Camii'ni gördük. Ve nihayet Alaaddin Tepesi'ne vardık. Alaaddin Camii'ni gezdik. Merakla beklediğim ve kitapta bolca adı geçen Konya Kalesi'nden kalan ve korumaya alınan parçayı görünce üzülmedim desem yalan olur.

Gezimiz üç gün içinde Karatay Müzesi, İnce Minareli Medresesi-Müzesi, Koyunoğlu Müzesi, İstiklal Harbi Şehitlik Abidesi ve Müzesi, Sille'de kayaların içine oyulmuş dünyanın ilk manastırları, Çatalhöyük'te kazılar sonucu bulunan yeraltı şehri ile tamamlandı. Elbetteki nefis etli ekmek, kuzu etiyle yapılmış fırın kebabı ve künefenin tadına da afiyetle bakıldı..

Yediğimiz bizde kalsın oralarda neler mi gördük? Dolu dolu bir seyehat olmuştu. Üç günde ancak bu kadar gezebildik. Ama daha gezilecek çok yer kaldı ardımızda İstanbul'a dönerken.

Konya Anadolu Selçuklu Devleti'nin başkenti olması nedeniyle her adımda tarihi bir eserle karşılaşmanız mümkün.

Aziziye Camii benim en çok beğendiğim camilerden biri oldu.

Karatay Müzesi eserleri ile canlı canlı o dönemi yaşatıyor. Fotoğraf çekimine izin vermedikleri için elimde görsel yok. Ama İnce Minareli Medrese - Müze karelerimde bolca var.

Konya'ya kadar gidip kitaplarda okuduğumuz Çatahüyük'ü görmeden gidemezdik. Ulaşım konusu oldukça ilginçti. Tarihi bir yer olduğu için nasıl ulaşımı olmaz? Dünyanın başka bir ülkesinde bu tarihi doku olsa ne kadar farklı değerlendirirlerdi? Neden biz bu konularda çok yetersiz kalıyoruz soruları akla gelmiyor değil. Ulaşım konusunda mevsim turist mevsimi olmadığından (Nisan ayı gibi buraya minibüsler kalkıyormuş otogardan), merkezden bir taksi ile anlaşırsanız sizi ortalama 100TL. 'na Çatalhüyük'e götürüp getiriyor. Biz başka bir yol izledik. Otogarda Karkın'a giden minibüslere Çatalhüyük'e gitmek istediğinizi söylerseniz sizi oraya bırakıyorlar. Sizi alması için şöföre bilgi verirseniz yaklaşık iki saat sonra minibüs yeniden olduğunuz noktadan sizi alıyor. Belirli saatlerde minibüs olduğu için saati kaçırmayın derim. Ücreti ise Karkın 3.5 TL. Çatalhüyük 5 TL. Tercih sizin:) Bir köy yolundan geçtikten sonra Çatalhüyük'e ulaştık.


Sille Konya merkez'den belediye otobüsü ile yaklaşık 30 dakikalık bir mesafede bulunuyor. Ancak küçük bir uyarıda bulunayım gidiş dönüş biletlerinizi merkezden temin edin. Sille'de bilet satışı yapan bir yer yok. Bu duruma şöyle bir çözüm bulunmuş Sille'den bindiğiniz otobüste "fazla biletiniz varmı diye soruyorsunuz":)



Sille çok huzurlu bir yer. Mağaraların içine oyulmuş dünyanın ilk manastırları, iki tarihi kilisesi, camileri ve çok eski mezarlığı ile karmaşık bir kültürel yapıyı sokakalarına mekana çok güzel yerleştirmiş bir yer. Görülmesi gereken önemli yerlerden biri. Ancak Sille'de bölgeyi tanıtan, tarihi yapısından bahseden herhangi bir kaynağa ulaşmanızda mümkün değil maalesef.

Kısaca Konya Türkiye'nin kültürel mirasında oldukça önemli bir bölge. Kesinlikle gidilmesi gereken bir yer. Yapmanız gereken sadece gezi öncesi iyi bir araştırma.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder